Leyla Es Baki
1921’de kurulan, demokratik okulların atası ve demokratik eğitimin mihenk taşı sayılan; günümüzde de özgür okullar ve demokratik eğitim alanında dünyaya ilham vermeye devam eden Summerhill Okulu bu yıl 100. yaşını kutluyor.
Alexander Sutherland Neill’in tüm kötülüklerin kaynağını mutsuzluğa bağlayan o meşhur sözüyle (Tüm suç, nefret ve savaşların sebebi mutsuzluktur. Sözün orjinali için: tıklayınız) öğrenmenin mutlulukla ve özgürlükle kesinlikle bir ilgisi olduğuna inanarak Summerhill Okulu’nu kurduğu yıllarda çocukların hakları, özgürlüğü, eğitim ortamlarındaki yeri şimdi olduğundan çok daha az ön plandaydı. Bu açıdan A.S Neill bir ilki, alışılagelmişin dışında bir bakışla hem teoride hem de pratikte hayata geçirmiş oluyordu.
Pink Floyd’un “Another Brick in the Wall” şarkısında çocukların söylenmiş veya henüz söylenmemiş isteklerini, onların en doğal hakkı görüp uygulayan ve “çocukları rahat bırak”an bir eğitim anlayışı olan okul, yıllardır değişmeyen özgür ortam felsefesini yaşatmaya devam ediyor olmanın mutluluğunu da kendi deyimleriyle “Bir yüzyılı kutlamak” (100.yıla özel web sayfası için: tıklayınız) başlığı altında şekillendiriyor.
Bu kutlamaları da yine çocuğa, onun özgürlüğüne, öğrenme serüvenine ve bu yola gönül vermiş herkese olan yaklaşımı ve bakış açısına uygun bir şekilde planlayan Summerhill Okulu, önce 2021 yazında yapmayı planladığı ancak içinde bulunduğumuz şartlar sebebiyle 2022 yazına ertelediğini duyurdukları Summerhill 100.yıl festivalinin ilk bölümüne geçtiğimiz günlerde (30 Ocak 2021) çevrimiçi platform üzerinden düzenlediği bir etkinlikle başladı. “Summerhill Festival of Childhood 2021” facebook sayfasında da canlı olarak yayınlanan, festivalin bir ön gösterimi tadında geçen etkinlikte; Henry Readhead tarafından Summerhill Çocukluk Festivali ile ilgili sunumunun ardından Zoe Readhead ile birlikte 2021: Summerhill Okulu’nun yüzüncü yılı üzerine bir sohbet gerçekleşti. (Canlı yayın kaydını izlemek için: tıklayınız) Etkinliğe panelist olarak katılan Peter Gray, Ian Cunningham, Kate Robinson, Zoe Readhead çocuk, oyun, demokratik eğitim, özgür okul, eğitim, eğitimin amacı, pandemi döneminde öğrencilerin ve velilerin yaşadığı sorunlar, yaşanan sorunlara getirilebilecek olası çözümler veya yaklaşımlar neler olmalı gibi kavramlar ve konular etrafında dünyanın dört bir yanından katılımcıların sorularıyla ilgili görüşlerini paylaştılar.
Eğitime hangi açıdan yaklaşıyor olduklarını özetleyen panelistlerden ilk olarak Kate Robinson; “eğitim sonunda ortaya çıkmasını istediğiniz sonuç neyse, eğitimin amacı da ona göre şekillenir. Aslında iki tane dünyada yaşıyoruz; birisi bizim dışımızda devam eden ve biz olmasak da var olmaya devam edecek olan dünya,diğeriyse kendi iç dünyamız. Bu noktada eğitim, bu ikisinden birine veya her ikisine hitap eden, birbirini besleyen ve şekillendiren bir noktada olabilir. Tüm gün bir ofiste sessizce oturan bireyler mi istiyorsunuz yoksa farklı bir dünya mı? Eğitimin amacının nasıl olması gerektiği noktasındaki bu önemli soru da buradan ilerlenerek cevaplanabilir aslında…Öğrenmek birisi size eşlik etse de etmese de kendiliğinden olabilen ve hatta hiçbir durumda durduramayacağınız bir şeyken eğitim resmi anlamda standartlaştırılmış ve öğrenmenin belli bir çerçevede gerçekleşip gerçekleşmediğinin kontrol edildiği sistemdir ve okullar da eğitimin bu anlamda hayata geçirildiği yerlerdir.” şeklinde görüşlerini paylaştı. Ayrıca pandemi ile birlikte alışılagelmiş şeylerin uygulanamıyor olmasından dolayı yaşanan belirsizliklerin, sınavların olup olmayacağı,olacaksa nasıl olacağı yönündeki soru işaretlerinin de her ne kadar bir kaos gibi gözükse de en nihayetinde kendi çözümlerini beraberinde getiren durumlar olduğu üzerinde durdu.
Peter Gray ise eğitimin amacı ne olmalıdır sorusu hakkında “Eğitim insana anlamlı, onu tatmin eden bir hayat yaşamasına yardım etmelidir. Bence eğitim konsepti ile okul konsepti birbirinden ayrıdır. Eğitim size faydası olacak olan şeyleri öğrenmektir. Biyolojik açıdan da amacı budur.” şeklinde görüş paylaştı. Peter Gray ayrıca “çocukluğun artık bir CV oluşturma dönemine” döndüğünden bahsederek asıl stres ortamının buradan kaynaklandığını belirtti. Pandemi döneminde yürüttükleri bir araştırmadan bahsederek çocukların ve ailelerinin genel anlamda pandemi sürecinde evde olmakla herkesin umduğundan çok daha iyi başa çıktıklarını, her şeyden önemlisi çocukların artık yeterince uyuyabildiğini, aileler ve çocukları arasındaki çatışmaların azaldığını, çocukların bu dönemde ilgi alanlarının farkına varıp, bunlara ve hobilerine daha fazla zaman ayırabildiğini gözlemlediklerini paylaşırken en büyük zorluğun ise çocukların arkadaşlarıyla aynı ortamı paylaşamıyor olmaları noktasında yaşadıklarını belirtti. Sosyal normlara uymamanın anormallik olarak görüldüğü bir dünyada kimsenin anormal olmak istememesini insanların alternatifleri hemen kucaklamamasının nedeni olarak belirtti. Bu noktada medyada ve birçok platformda var olan okulsuzluk stresinin aslında okula gidememekten değil, sosyo-ekonomik başka bazı sebeplerden ötürü yetişkinlere ait bir stres olduğundan bahsedebiliriz. Çocuklara indirgendiğinde bu stresin okuldan değil ama okulun yarattığı sosyalleşme imkanından uzak kalmakla ilgili olduğu yorumu çıkarılabilir belki de.
Zoe Readhead ise bu soru etrafındaki görüşlerini “Eğitim ne öğrenmek istiyorsanız odur. Fakat bu noktada benim lügatımda yaygın kullanım anlamıyla birisinin kontrolünde size verilen bilgi anlamına gelen eğitim yok. Benim odağım şu anda çocukluk, oyun, büyümek, kendin için öğrenmek, isteklerine kulak vermek vs.” şeklinde paylaştı. Ayrıca, pandemi döneminde konvansiyonel tarzı benimsemiş ebeveynlerin evde çocuklarına öğretmenlerin okulda yaptığı anlamda bir eğitim uygulamaya çalıştıklarından en çok kendilerinin strese girdiklerini belirtip; çocukların koca bir yıl kaybettiklerinidüşünerek ve bunun telafisinin nasıl olacağı konusunda telaşlanarak kaygılarını arttırdıklarını fakat her halükarda bireylerin rahat bırakıldıklarında kendi yollarını keşfedeceklerini, bir iki sene okula ara verip sonrasında akademide ilerleyip doktorasını alan insanlar da olduğu örneğini vererek açıkladı.
Ian Cunningham ise bu noktada “eğitim aldığımızı söyleriz fakat öğrenmeyi alıyorum diye birşey yoktur. Burada benim odaklandığım şey aslında süreç, yani insanların ve toplumun nasıl özgürleştiği. Eğitim bana öyle geliyor ki bir şeyleri biriktirdiğiniz yerdir.” Ayrıca pandeminin beklenen ve alışılagelmiş eğitim üzerinde yarattığı etkilerinden ve eğitimde işlevini durdurmak zorunda kalan bazı noktalara odaklanmak yerine yarattığı fırsatlara ve şanslara odaklanarak, bakış açısı değiştirilerek de bir tür öğrenme pratiği elde edilebileceğini paylaştı. Ayrıca bireysel olarak “çocuk” kelimesi yerine “genç insanlar” ifadesini kullanmayı tercih ettiğini çünkü neyi nasıl ifade ettiğimizin de önemli olduğuna inandığını belirten Ian Cunningham; insanları gruplandırmanın ve bu gruplara isimler vermenin onları insan yeterliliklerine daha az sahip, kontrol edilebilir veya etki altına alınabilir hale soktuğunu düşündüğünü de ekledi.
Tüm bu fikirler ışığında alternatifin anormal olmadığı, herkes gibi olmamanın tuhaf bulunmadığı bir dünyaya, kendi dünyasına ait olan herkesin kendine kendince pay çıkaracağı bu kutlamalara dahil olmanın birçok yolu var. Yüz Yüze olacak olan festival 2022 yazına ertelenmiş olsa da, 2021 yazında bir çevrimiçi etkinlik de düzenlenecek. Ayrıca bu festivalin bir parçası olmak isterseniz bulunduğunuz yerde de buradan kendinize bir profil açarak 100.kutlamalarıyla ilgili etkinlik, proje fikirlerinizi paylaşabilirsiniz. Festivalle ilgili güncel haberleri takip etmek, A.S Neill, Summerhill Okulu ve demokratik eğitim hakkında merak ettikleriniz için aşağıdaki siteleri ziyaret edebilirsiniz.
Alternatif Eğitim tartışmaları için inceleyebilirsiniz.
Summerhill 100.yıla özel web sitesi için: https://www.100yearsofsummerhill.co.uk/
Summerhill Okulu web sitesi için: http://www.summerhillschool.co.uk/
Festival Biletleri için: https://summerhillfestival.com/